16 Ocak 2014 Perşembe

ANLATIM BOZUKLUKLARI KONU ANLATIMI

ANLATIM BOZUKLUKLARI KONU ANLATIMI

Anlatım bozuklukları şu başlıklar altında incele­nebilir:
A. Anlamla ilgili yanlışlar:
I. Yanlış anlamda kullanılan sözcükler
II. Gereksiz sözcükler
III. Çelişen sözcükler
IV.   Yanlış yerde kullanılan sözcükler
B.    Biçimle ilgili yanlışlar:
I. Yüklem yanlışları
II. Özne yanlışları
III. Tümleç yanlışları
IV. Tamlama yanlışları
V. Yapıları yanlış olan sözcükler
1. YANLIŞ ANLAMDA KULLANILAN SÖZCÜKLER
Anlamca ya da sesçe birbirine yakın olan söz­cüklerden, deyimlerden biri yerine yanlışlıkla bir
diğe­rinin kullanılmasından kaynaklanan bozukluklardır. Böyle bir bozukluğun bulunduğu cümlelerde sözcük, cümlede iletilmek istenen yargıya uymaz:
Verilere göre enflasyonun yükseleceğini savu­nuyor.
“Savunmak” sözcüğü “müdafa etmek” anla­mındadır Burada “iddia etmek” anlamında “ileri sürmek”kullanılmalıdır.
İlimizdeki müze sonunda hizmete açıldı.
Müze, bir otel, lokanta gibi hizmet veren bir ku­ruluş değildir. Bu yüzden “hizmete” açılmaz; ancak “ziyarete”açılır.
Öğrencilere dağıtılan tındıkların bozuk çıktığını öğrenince Bakan’ın etekleri zil çaldı.
“Etekleri zil çalmak” çok sevinmek anlamında bir deyimdir. Burada “etekleri tutuşmak” deyimi kul­lanılmalıydı.
ÖRNEK
Bu konuda gençleri azımsamak doğru değildir. Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Gereksiz sözcük kullanılması
B)  Bir sözcüğün anlam bakımından yanlış kul­lanılması
C)  Tamlamanın yanlış yapılması
D)  Ekeylemin yanlış kullanılması
“Azımsamak” sözcüğü, nicelikle ilgili bir kav­ramdır. Bu yüzden cümledeki kullanımı yanlıştır.
Bu­rada gençlerden söz edildiğine göre “az bulmak” an­lamındaki sözcük değil de “küçümsemek” sözcüğü­nün kullanılması gerekirdi.   Yanıt: B
ÖRNEK
Ülkemizde başarıyla gerçekleştirilen bu tür ame­liyatlarda, ölüm şansı, Amerika’da yapılanlardan ancak yüzde bir fazladır. Bu cümledeki bir sözcüğün yerinde kullanılmamasından doğan anlatım bozukluğu aşa­ğıdaki değişikliklerden hangisiyle giderilebi­lir?
A)  “tür” sözcüğü atılarak
B)  “gerçekleştirilen” yerine “yapılabilen” sözcü­ğü getirilerek
C)  “yapılanlardan” yerine “yapılan ameliyatlar­dan” sözü getirilerek
D)  “şansı” yerine “olasılığı” sözcüğü getirilerek
Ölüm, bir “şans” olamaz. Bilindiği gibi du söz­cük, olumlu durumlar için kullanılır. Öyleyse bu söz­cük yanlış anlamda kullanılmıştır. Bunun yerine “ola­sılık” sözcüğü getirildiğinde bozukluk giderilmiş olur. Yanıt: D



II.   GEREKSİZ SÖZCÜKLER
Aynı anlamlı sözcüklerin birlikte kullanılması ve­ya cümlenin anlamına hiçbir katkısı olmayan
sözcük­lere cümlede yer verilmesi anlatım bozukluğuna yol açar. Gereksiz sözcük, cümleden çıkarıldığında cüm­lenin anlamında bozulma veya daralma olmaz:
Yine o zaman da bazı milletvekilleri önergeler hazırladılar.
“O zaman da” sözcüğü, eylemin yinelendiğini belirttiğine göre “yine” sözcüğüne gerek yoktur.
Ancak uygulamada “ise” bu ayrıntılara hiç önem verilmez.
“Ancak” veya “ise” sözcüklerinden biri çıkarıl­malıdır.
Fakat buna rağmen onlarla görüşmeyi kabul ettim.
“Fakat” ve “buna rağmen” sözlerinden biri ge­reksizdir.
Eve gelince önce ellerini yıkadıktan sonra sofra­ya oturmalısın.
“-den sonra” kalıbı, “yıkamak” eyleminin ön­celikle yapılması gerektiğini bildiriyor. Öyleyse “ön­ce”sözcüğüne gerek yoktur.
Bu yıl ÖSS sınavına girecek.
“ÖSS” kısaltmasının son ünsüzü zaten “sınav” sözcüğünü içerdiğine göre bu sözcüğün
kullanılması­na gerek yoktur.
Görüşmelerin olumlu sonuçlanacağını umut edi­yoruz.
“Umut” sözcüğünün kökü “ummak” eylemidir. Bunu ad yapıp yardımcı eylemle kullanmak yerine“umuyoruz” biçiminde kullanmak doğru olur. Aynı anlama gelen, Farsça “ümit” sözcüğünün yardımcı eylemle kullanılmasından kaynaklanan yanlış bir alış­kanlık.
1.”Kendi” sözcüğünün, özneyi pekiştir­mek için diğer kişi adıllarıyla birlikte kulla­nılması, gereksiz kullanım sayılmamalıdır: Olayı ben kendim yaşadım.
2.  “İle” ilgecinin birliktelik anlamıyla kulla­nılmasında, bu anlamı pekiştirmek için “birlikte” sözcüğüne yer verilebilir:
Annesiyle birlikte gitmiştir.
3.  Bağ eylem yapan “-eli” ekindeki başla­ma anlamını pekiştirmek için “beri” sözcü­ğüne yer verilebilir:
Buraya geleli beri sizinle görüşmeye çalış­tım

ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)  Okula başladığımızdan beri birbirimizden hiç ayrılmadık.
B)  Okula başlayışımızdan beri birbirimizden hiç ayrılmadık.
C)  Okula başlayalı beri birbirimizden hiç ayrıl­madık.
D)  Okula başladığımızdan itibaren birbirimizden hiç ayrılmadık. YANIT:D

III.   ÇELİŞEN SÖZCÜKLER
Bu kapsamdaki bozukluklar genelde kesinlik ve olasılık anlamlı sözcüklerin aynı cümlede
kullanılma­sından kaynaklanır. Bu sözlerin birlikte kullanılması, anlatılmak istenenin ne olduğunun anlaşamamasına; ifadenin çelişkili olmasına yol açar:
Bu konuda kuşkusuz o da bir görüş belirtmiş ol­malıdır.
“Kuşkusuz” sözcüğü kesinlik, “olmalıdır” sözü olasılık bildirmektedir. Anlatılmak istenen kesinlikse“olmalı” sözü, olasılıksa “kuşkusuz” sözü atılmalı­dır.
Onlar İstanbul’a taşınalı aşağı yukarı tam sekiz yıl oldu.
“Aşağı yukarı” sözüyle “tam” sözcüğü anla­tımda çelişkiye yol açmıştır.
ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “tam” söz­cüğü, altı çizili sözle anlamca çelişmektedir?
A)  Tam üç yıl kocasının savaştan dönmesini beklemiş.
B)  Tam beş milyara yakın birikmiş parası var­mış.
C)  işte bu ev tam bana göre.
D)  Bu kolyeye tam kırk dolar ödedim.
“Tam” sözcüğü kesinlik bildirmektedir. B seçe­neğinde “beş milyara yakın” sözlerindeki “yakın” sözcüğü ise yaklaşıklık bildirdiğinden bu sözler anlamca çelişmektedir. Yanıt: B

IV.   YANLIŞ YERDE KULLANILAN SÖZCÜKLER
Sözcüklerin cümle içinde yanlış yerde kullanıl­maları anlam bulanıklığına, farklı anlam yorumlamala­rına yol açar. Özellikle niteleme, pekiştirme görevin­deki sözcüklerin yanlış
yerde kullanılmalarından kay­naklanan bozukluktur:
Yeni kapıyı açıyordum ki telefon çaldı.
“Yeni” sözcüğü yanlış yerde kullanılmıştır. Yeni olan “kapı” değil, “açma” eylemidir; bu yüzden “ye­ni”sözcüğü eylemden önce kullanılmalıydı.
Bugün çok canım sıkılıyor.
“Çok” sözcüğünün yeri yanlıştır. “… canım çok sıkılıyor.” biçiminde kullanılması gerekir.
Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse, ölüme hatta sara nöbetlerine yol açabilir. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisiyle giderilebilir?
A)  “sara nöbetlerine” sözü ile “ölüme” sözcüğü yer değiştirerek
B)  “yol açabilir” yerine “neden olabilir” sözü ge­tirilerek
C)  “sara” sözcüğü kaldırılarak
D)  “zarı” yerine “zarının” sözcüğü getirilerek
Cümleden, sara nöbetlerinin ölümden daha kötü bir durum olduğu anlamı çıkmaktadır,; çünkü “hatta”sözcüğünün bağladığı kavramlar arasında bir öncelik sırası vardır. Sözcüklerin yeri değiştirildiğinde bu bo­zukluk giderilir. Yanıt: A
ÖRNEK :Aşağıdakilerin hangisinde sözcüğün yanlış yerde kullanılmasından kaynaklanan bir bo­zukluk vardır?
A)   Buraları, çocukluğumun geçtiği yerleri, gör­mek beni çok mutlu etti.
B)   Demek ki kurallarla olmuyor yalnız bu işler.
C)  Çocukluğumda öğrendiğim şarkıları neden­se unutmadım.
D)   Bu koca bebek, dediğini yaptırmak için nasıl da nazlanıyor.
B seçeneğindeki “yalnız” sözcüğünün yeri yan­lıştır. Bu sözcüğün “kurallarla” sözcüğünden önce kullanılması gerekir. Yanıt: B

1.    YÜKLEM YANLIŞLARI
Bileşik ve sıralı cümlelerde ortak yüklemin veya kişi ekinin cümlelerden birine uygun olmaması, ayrıca çatı, zaman uyuşmazlıkları yüklem yanlışlarına yol açar:
Ne sen beni unut, ne de ben seni.
Özneleri farklı kişilerden oluşan sıralı cümlelerde yüklem ortak kullanılamaz. İkinci cümle “… ben seni unut”biçiminde düşünülemez. Cümlenin sonuna “unutayım” yüklemi getirilmeli.
Çok az veya hiç konuşmadığı için toplumda fark edilemiyor.
Bu kez bileşik cümlede eylemsi (yan cümle yük­lemi) ortak kullanılmış; fakat ilk bölüm bu eylemsiyle olumluluk-olumsuzluk yönünden uyuşmuyor. “Çok az konuştuğu veya hiç konuşmadığı…” biçiminde kullanılmalıydı.
Akşamları yanıma gelir, ülke sorunlarını konuşur­duk.
Özneleri farklı kişilerden oluşan cümlelerde kip ve kişi ekleri de ortak kullanılamaz. Birinci cümlede“gelirdik” anlamı ortaya çıkmıştır; oysa bu cümlenin öznesi “o” dur. İlk yüklemin “gelirdi” biçimine dö­nüştürülüp ortak kişi ekinden kurtarılması gerekir.
Lokantanın yemekleri güzel, fakat sıcak değildi.
Bu kez ad cümlelerinde “-di” ekeylemi ortak kullanılmış; fakat yüklemler olumluluk – olumsuzluk açısından uyuşmuyor. “Güzel” yüklemi “-di” ekeylemine bağlanırsa “değil” sözcüğüne de bağlanmış olur. Bu durumda da “… güzel değildi; fakat sıcak değildi.” biçiminde bir bozukluk oluşur, ilk yüklemi “güzeldi” biçiminde kullanmak bozukluğu giderir.

ÖRNEK :Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)   Eldeki sonuçlar, bugüne değin yanlış bir yol izlendiğini açıkça ortaya koyuyor.
B)  Olayla ilgili olarak herkes başka başka şey­ler söylüyor.
C)  Çoğu kişi, sorunun bir başka çözümünün ol­madığı kanısında.
D)  Bu tutumuyla ailesine zarar mı veriyor yarar mı anlayamadık.  YANIT:D

II. ÖZNE YANLIŞLARI
Bir cümlede öznenin olmaması ya da sıralı cümlelerdeki ortak öznenin cümlelerden biriyle uyuşma­ması özne yanlışlarına yol açar:
Kitab, bir gecede bitirince gözlerimi yordu.
Cümlede “yoran ne?” sorusunun yanıtı, yani özne yoktur. Cümleyi iki biçimde düzeltmek mümkün­dür:
Kitap, bir gecede bitirince gözlerimi yordu.
Kitabı bir gecede bitirince gözlerim yoruldu.
Hiç kimse kurumu düşünmüyor, kendisini düşü­nüyor.
Bu cümlede ortak özne kullanılmış; fakat ikinci cümle bu olumsuz özneyle anlamca uyuşmuyor, ikinci cümleye “herkes” öznesi getirilince bozukluk gide­rilir.
Babamın ayakları şişmiş, doğru dürüst yürüyemiyordu.
Ortak özne “şişmiş” ve “yürüyemiyordu” yüklemleri için kullanılmış. İkinci cümlede “babamın ayakları yürüyemiyordu.” gibi bir anlam ortaya çık­mıştır. İkinci cümleye “babam” öznesi getirilmelidir.
ÖRNEK :“Hiçbiri -Ali Suavi’den başka – ülkede bir ayak­lanmayı düşünmemiş, Padişaha bağlılığı kutsal bir görev saymıştır.”

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak

be­lirtilmiştir?
A)   İkinci cümleciğin yükleminde özneyle uyum sağlanmamıştır.
B)  Birinci cümlecikteki arasöz, gereken biçimde düzenlenmemiştir.
C)  Birinci cümleciğin yükleminde özneyle uyum sağlanmamıştır.
D)  Birinci cümlecikteki yüklemin sonuna “—dir” eki getirilmemiştir.
“Hiçbiri” sözcüğü olumsuzluk bildiren bir belgi­siz adıldır. Özne olduğunda da olumlu yüklemle
kul­lanılamaz. Oysa bu cümlede iki yüklem için ortak öz­ne olarak kullanılmış ve ikinci yüklemle anlamca uyum sağlamamıştır. İkinci cümleye “hepsi” sözcü­ğünün özne olarak getirilmesi bozukluğu giderir. Yanıt : A
Özne ile yüklem arasında tekillik – çoğulluk veya kişi uyuşmazlıkları da anlatım bozukluğuna yol açar.

ÖRNEK
Bunun üzerine üyeler, bir an sessizlik içinde kal­dılar ve herkes ellerini havaya kaldırarak söz is­tediler.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gider­mek için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A)  “üyeler” kelimesi kaldırılmalı
B)  “ve” kelimesi çıkarılıp yerine virgül (,) kon­malı
C)  “herkes” kelimesi kaldırılmalı
D)  “bunun üzerine” sözü “üyeler” kelimesinden sonra getirilmeli
Cümledeki bozukluk “herkes… söz istediler.”
kullanımından kaynaklanmaktadır. “Herkes” sözcü­ğü belgisiz adıldır ve özne olduğunda yüklemin tekil kullanılması gerekir. Yoksa tekillik – çoğulluk bakı­mından uyuşmazlığa yol açar. İlk cümledeki “üyeler”öznesi ikinci yüklemle de uyum sağladığına göre, “herkes” sözcüğünün atılmasıyla bozukluk giderilir.   Yanıt: C
ÖRNEK :Resmin kırık camı değiştirildi ve duvardaki yeri­ne asıldı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A)  “kırık” sözcüğü cümleden çıkarılarak
B)  “ve” bağlacından sonra “resim” sözcüğü ge­tirilerek
C)  “duvardaki yerine” sözü kaldırılıp “duvara” sözcüğü getirilerek
D)  “ve” bağlacının yerine virgül (,) konarak
İkinci cümlede özne kullanılmamış; dolayısıyla ilk cümledeki özne, ortak duruma gelmiştir. Bu özne­yi ikinci cümleyle düşünürsek “resmin kırık camı du­vardaki yerine asıldı” anlamı ortaya çıkmaktadır. Demek ki ikinci cümle ortak özneyi anlamca kabul et­memektedir. Bu cümleye “resim” sözcüğü özne ol­malıdır.       Yanıt : B

III. TÜMLEÇ YANLIŞLARI
Birden fazla yüklem için ortak düşünülen tümle­cin diğer yüklemle uyuşmamasından kaynaklanan bozukluklardır. Bu tür bozuklukları tanımlarken ortak öğe belirlenip yüklemlerin tümüyle düşünülmelidir. Bunların düzeltilmesinde ise uyuşmayan tümlecin ye­rine, uygun tümleç getirilir:
Çocuklarım babalarını çok sever ve güvenirler. İki yüklem için ortak kullanılan “babalarını” nesnesi ikinci yüklemle uyuşmamaktadır. İkinci yüklemden önce “ona” dolaylı tümleci getirilirse bozukluk gideri­lir.
Tümleç yanlışlarının iki biçimde adlandırıldığı göz ardı edilmemelidir. Adlandırma yapılırken uyuşmayan öğeden ve bozukluğu giderirken getirilen tümleçten yola çıkmak gerekir. Aşağıdaki örnekte bu adlandırmaları görelim:
Öğrencilere sevgiyle yaklaşır, tek tek ilgilenirdi.
İkinci yüklemle uyuşmayan, dolaylı tüm­leçtir. Öyleyse bu durumu “tümleç – yük­lem uyuşmazlığı” diye adlandırılabilir. Bozukluğu gidermek için ikinci cümleye “onlarla” sözcüğü getirilmeli. Öyleyse bu duruma“ilgeç eksikliği” de diyebiliriz.
İçeriyi temizlemiş ve güzel bir parfüm sıkmış.
“İçeriyi” ortak nesnesi ikinci yüklemle uyuşma­mış, ikinci cümleye “içeriye” sözcüğünü getirmek gerekir. Bozukluğu nesne – yüklem uyuşmazlığı ve dolaylı tümleç eksikliği diye adlandırabiliriz.
Tümleç eksikliği diyebileceğimiz bu yanlış­ların yanı sıra “tümleç artıklığı” da anla­tım bozukluğuna yol açar: Çalışanlara bu durumu açıkla ve onlara bir günlük izin ver.
Birinci cümledeki tümleç ikinci yüklemle de uyuşmaktadır. Öyleyse “onlara”sözcüğü­nün kullanılmaması gerekir.
ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bo­zukluğu, cümlenin uygun bir yerine “ona” sözcüğü eklenerek giderilebilir?
A)  Elbiseler dolaplara özenle yerleştirilir, güve yemesin diye elbise aralarına naftalin konur­du.
B)  Çocuk bir yandan yaralı kuşa korkuyla bakı­yor; bir yandan da onu sevmek istiyordu.
C)  Annesi çocuğunun aç olmadığını biliyor; ama yine de pastadan yemesini istiyordu.
D)  Ali, arkadaşı Mustafa’yı hem çok seviyor, hem de kimi davranışlarından dolayı kızıyor­du.
D seçeneğinde “arkadaşı Mustafa’yı” nesnesi ikinci yüklemle uyuşmamaktadır. İkinci cümleye “ona”dolaylı tümleci getirildiğinde bozukluk giderilir.

ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)  Genellikle kitap okuyarak vakit geçiriyorum.
B)  Arkadaşlarımızın sorununa sahip çıkarak desteklemeliyiz.
C)  Bu yıl tatilimi İstanbul’da geçirmek istiyorum.
D)  Orada, eski arkadaşlarımla görüşeceğim                               Yanıt B
B’de yan cümlenin dolaylı tümleci, temel cümle­nin yüklemiyle uyuşmamaktadır. “Arkadaşlarımızın sorununa desteklemeliyiz.” olmayacağına göre yüklemden sonra “onları” nesnesinin getirilmesi ge­rekir.

ÖRNEK
Aşağıdaki cümlelerden hangisinden “onu” kelimesi çıkarılırsa cümlenin anlatımı bozu­lur?
A)  Çoğu zaman biçimsel özellikler üzerinde du­rur, az da olsa onu geliştirmeye çalışırız.
B)   Bulunduğu çevreyi inceliyor, onu yazılarında gereç olarak kullanıyor.
C)  Fıkranın geleneksel  anlamını  değiştirmiş, onu daha da zenginleştirmiştir.
D)  Yazma sözünden ne anladığımı açıklamak, onu tanımlamak istiyorum.
Uyarıda belirttiğimiz “tümleç artıklığı” B, C, D, seçeneklerinde örneklenmiş. Bu seçeneklerde ilk cümlelerdeki nesneler ikinci cümlelerle de uyuştu­ğundan “onu” sözcükleri gereksiz kullanılmıştır. A’daki“onu” sözcüğünün çıkarılması ise tümleç- yüklem uyuşmazlığına yol açar. Yanıt: A

IV. TAMLAMA YANLIŞLARI
Ad tamlamalarında eklerin, tamlayan ve tamla­nanın, gerektiği halde kullanılmaması; bir sıfat ve adın aynı tamlanana bağlanması; birden fazla tamlayan veya tamlanan arasındaki anlam uyuşmazlıkları tam­lama yanlışlarına yol açar:
Her öğrenci, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir.
Cümlede “getirmesi” sözcüğü tamlanandır. Bu sözcüğe “kimin” sorusunu yöneltip tamlayanı aradı­ğımızda tamlayan ekinin eksikliği ortaya çıkar, “her öğrencinin” biçimiyle bozukluk giderilebilir.
Sibel’in ve senin görevin bu işi bir an önce so­nuçlandırmaktır.
Cümlede tamlayanlar üçüncü ve ikinci kişiliyken tamlanan ikinci tekil kişi ekini almış. Bu durumda “Si­bel’in görevin” biçiminde tamlamada kişi uyuşmaz­lığı oluşmuştur. Tamlananı, bu iki kişiyi karşılayacak biçimde “… göreviniz” diye düzeltmek gerekir.
Kitabını birkaç günlüğüne almıştım.
Bu cümlede ise tamlayanın kaçıncı kişi olduğu belirsizdir. “Kimin kitabım” sorusuna “senin, onun” yanıtları gelmektedir. Tamlayan hangi kişiliyse, bunun belirtilmesi gerekir.
Cümlede belgisiz ve soru sıfatı kullanılmış.
“Belgisiz sıfat ve soru sıfatı” biçiminde kulla­nılmalıydı; çünkü bir sıfatla bir ad aynı tamlanana
bağ­lanamaz.
ÖRNEK
Öğrenciyi, düşünmeye ve yaratıcı olmaya yönel­ten ve herhangi bir konu üzerinde eleştiri yap­masını sağlayan bir anlayış, eğitim sistemimize henüz yerleşmedi.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A)  Dolaylı tümlecin cümlenin başında kullanılmamasından
B)  Öznenin birden fazla sözcükten oluşmasın­dan
C)  Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
D)  Tamlayan eksikliğinden
Cümlede ” eleştiri yapmasını” bölümü tamla­nandır. Buna “kimin” sorusunu yönelttiğimizde tam­layan eksikliği ortaya çıkar. Bu bölüme “öğrencinin” sözcüğünü getirmek gerekir. YANIT: D
ÖRNEK :
Bu yasadan, özel ve kamu kuruluşlarında çalı­şanlar yararlanacak.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisiyle giderilebilir?
A)  “yasadan” dan sonra “bütün” sözcüğü getiri­lerek
B)  “ve” sözcüğü kaldırılarak
C)  “ve” yerine, “kuruluşlarla” sözcüğü getirilerek
D)  “çalışanlar” dan sonra “kesinlikle” sözcüğü getirilerek
“Kamu kuruluşları” belirtisiz ad tamlamasıdır, “özel kuruluşlar” ise sıfat tamlamasıdır, iki sözcük aynı tamlanana bağlandığında “özel kuruluşların­da” anlamı çıkar ve anlatım bozulur. Sıfatı, bu tamla­nandan kurtarmak gerekir.       Yanıt: C
V. YAPILARI YANLIŞ OLAN SÖZCÜKLER
Sözcüklerin dilbilgisi kurallarına aykırı biçimde yapılandırılmasından kaynaklanan bozukluklardır:
Bu iş değişik yoldan da yapılabilinir.
“Yapabilmek” yeterlik eylemine edilgenlik eki iki kez getirilmiş. Oysa bu eylemde edilgenlik eki ilk söz­cüğe getirilir, ikinciye değil. Doğrusu “yapılabilir” dir.
Kimi kışı ve işaret adıllarından, adlaşmış sı­fatlardan sonra bir ad geldiğinde virgül kul­lanılmaması da anlatım bozukluğuna yol açar.

ÖRNEK
“Genç saçlarına ak düşmemiş, şiirimize, hikâye­ciliğimize taptaze bir hava getiren isimlerdi bu saydıklarım.”
Bu cümlede hangi sözcükten sonra virgül (,) konursa anlam karışıklığı giderilmiş olur? A) genç                        B) saçlarına    C) hikâyeciliğimize      D) getiren
Cümlede “genç” sözcüğünden sonra virgül kul­lanılırsa anlatım karışıklığı giderilir; çünkü “genç” sözcüğü adlaşmış sıfattır ve bunun arkasından bir isim geldiği için “genç saçlar” gibi ilgisiz bir tamlama oluşmuştur.            Yanıt:A

ANLATIM BOZUKLUKLARI
1.     “Bu ressamın çizdiği fotoğraflar izleyicilerin be­ğenisini kazandı.” cümlesindeki anlatım bo­zukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisi­dir?
A)  Gereksiz sözcük kullanımı                 B)  Tamlama yanlışlığı
C)  Çelişen sözcük kullanımı                    D)  Yanlış anlamda kullanılan sözcük.
2. Aşağıda verilen cümlelerin hangisinde ge­reksiz sözcük kullanımından doğan bir anla­tım bozukluğu vardır?
A)  Soru sorması için konuyu anlaması gereki­yordu.
B)  Bu sorunun yanıtını bizden önce bulması ge­reken kişi sanırım Ali olsa gerek.
C)  Gülen yüzler görememenin ezikliğini ancak gülerek gideriyordu.
D)  Öğretmenin de bir an konudan uzaklaşması gerekiyordu.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kullanılmıştır?
A)  Okul sıralarında tanışan iki arkadaş yıllarca karşılıklı mektuplaştılar.
B)  Tam on iki yıl sonra bir tren istasyonunda karşılaştılar.
C)  Birbirleriyle yıllar sonra ilk kez konuştular.
D)  Süt fiyatlarının belirlenmesinde anlaşamadı­lar.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirtili nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?
A)  Önce ona bağırıp çağırdı, sonra da eleştirdi.
B)   Bu  sana  son  uyarım,  bir daha  işlerini bırakma.
C)  Sizi çok aradım ama bulamadım.
D)  Yalnız kalamıyorsun; çünkü yalnız kalmayı istemiyorsun.
5. Aşağıda verilen cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)  Sen   herkesten   daha   şanslıydın;   ama beceriksiz çıktın.
B)  Başarısını  artırma konusunda çalışmaya ama karar verme yetkisine sahip değilsin.
C)  İnsan için en zor olan kolayı başaramamak durumudur.
D)  Zorluklar, kimi zaman da taş sertliğinde çıkar karşımıza.
6. “Birçok insanlarla görüştüm, onlar olayı doğrula­dı.” cümlesindeki anlatım bozukluğunun ne­deni aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Nesne – Yüklem Uyuşmazlığı                    B)  Özne – Yüklem Uyuşmazlığı
C)  Tamlama yanlışlığı                                     D)  Gereksiz sözcük kullanılması
7. “Sizin sevinciniz hepimize yayılır, sarardı.” cüm­lesindeki   anlatım   bozukluğunun   nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Özne eksikliği                                            B)  Nesne eksikliği
C)  Özne – yüklem uyumsuzluğu                     D)  Nesne – yüklem uyumsuzluğu
8.Bir sıfat birden fazla ismi niteleyebilir. Ancak sıfatın isimlerin hepsi için uygun olması gerekir. Aksi takdirde bir dil yanlışı ortaya çıkar. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yukarıdaki açıklamaya uygun bir yanlışlıkvardır?
A)  Vatandaş mağdur; ancak memura kızgın değildi.
B)  Ülkeye hizmet veren, yücelten bu kişileri saygıyla analım.
C)  Olayların belirişi ve ortaya çıkışı hepimizi heyecanlandırmıştı.
D)  Süzülen gözler, eller ona ayrı bir güzellik veriyordu.
9.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)   Rubai yazanlarda bir şeye dikkat ettim; bun­ların çoğu aynı şeyi yazıyor.
B)  Sanırım,  içeriği  bunca belirlenmiş,  bunca katılaşmış başka bir nazım türü yok gibi.
C)  Yahya Kemal’in kötü şiirleri hangileridir, der­seniz; size hemen rubailerini gösterebilirim.
D)  Nazım Hikmet’in rubailerini de pek seveme­dim.
10. Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)      Süzülüp mavi göklerden yere doğru
Omzuma bir beyaz güvercin kondu
B)      Çırpınan kalbimi dinledim bir süre
ve uçmak istedim onunla göklere
C)      Ne unutulmaz zamanlar geçiyor.
Ağır ağır biz farkında değilken
D)Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden
Birçok seneler geçti dönen yok seferinden
11.- Tehlikenin nereden geleceğini   araştırmak ve bunu önceden bilmek, korkularımızın şiddetini hafifletir.
I                              II                 III                                             IV
Bu cümlede numaralanmış sözlerden hangi­si atılırsa cümlenin anlamında daralma ya da bozulma olmaz? A)  I                        B)    II               C)    III                      D)  IV

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)  Birçok sorunla karşılaştım, ve bunların hep­siyle başa çıktım.
B)  Son dönemde, günlük türü büyük bir ilgi gör meye başladı.
C)  “Günlük” sözcüğü giderek tuttu, kullanımı yaygınlaştı.
D)  “Günlük”, insanın içini dökme araçlarından biri oldu.
13.  Birinci tekil ve üçüncü tekil kişinin birlikte özne oldukları cümlelerin yüklemleri birinci çoğul kişi olur.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uymamaktan kaynaklanan bir bozukluk var­dır?
A)  Ben, onu daha dün aradım.
B)  Bu konuyu ona açmakta çok acele ettim.
C)  O   geziyi   seninle   birlikte   düzenlemiştik sanırım.
D)  Sınav salonuna en son ben ve o genç kız alındı.
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)  İşittiklerimiz bunları doğrular nitelikteydi.
B)  Ona aldığım kalem, daha çok benim işime yaradı.
C)  Karadeniz ikliminde kışlar az soğuk, yazlar ise çok sıcak değildir.
D)  Bilmenizi  isterim  ki,  biz  üçüncülüğe bile alışık birtakım değiliz.
15. (I) Düzenli, sakin ve son derece de tekdüze bir hayatları vardı. (II) İki çocukluydular. (III) Kızın adı Nil, oğlanınki Tuna’ydı. (IV) Bu adları onlara ne Gülsen Hanım ne de kocası Deniz Bey ver­memişti.
Bu   parçadaki   numaralanmış   cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) I        B)  II       C)  III       D) IV
16. Aşağıdakilerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu yoktur?
A)  Yasak   olmasına   karşılık   hâlâ   öğrenci dövülüyor olması şaşırtıcı.
B)  Yaptıklarına karşın bu ceza az bile.
C)  Onca üstelememe karşın kabul etmedi.
D)  Thomas Edison, dehanın yüzde biri hüner, yüzde doksan dokuzu ter olduğuna inanırdı.
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A)  Çayı, sigarayı ve kahveyi kesinlikle içmezdi.
B)  Söylediklerimden bir şey anlamıyor, her şeye garip garip gülüyordu.
C)  Gazeteden, radyodan, televizyondan aynı haberi dinledik.
D)  Gitmeden önce şöyle bir yemek yiyip çay içelim.
18. “Hiç kimse beni bu konuda suçlayabilemez.” cümlesindeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A)  Yanlış yerde kullanılan sözcük
B)  Gereksiz sözcük kullanımı
C)  Çelişen sözcük kullanımı
D)  Dilbilgisi  kurallarına  aykırı   oluşturulmuş sözcük kullanımı
19. Aşağıdakilerin hangisinde, anlam belirsizli­ğini gidermek için cümlenin başına bir kişi zamiri getirmek gerekir?
A)  Ankara’dan taşınacağını duydum.              B)  Bu filmi birlikte seyretmiştik.
C)  Sınavı kazanmana çok sevindim.               D)  Aldığın kazak gerçekten çok güzel.
20. Aşağıdaki  cümlelerin  hangisinden “onu” sözcüğü çıkarılırsa cümlenin anlamı bozu­lur?
A)  İstediği her şeyi yaptım, yine de onu mem­nun edemedim.
B)  Yeni aldığı arabayı çok seviyor, onu gözü gibi koruyordu.
C)  Sözünü ettiğin romanı ben de okudum ve onu herkese tavsiye ettim.
D)  Arkadaşını daha yeni tanıdım ama onu çok sevdim.
1-D,2-B,3-A,4-A,5-B,6-C,7-B,8-D,9-B,10-D,11-C,12-C,13-D,14-C,15-D,16-C,17-C,18-D,
19-A,20-A

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder