27 Ocak 2014 Pazartesi

BATI BLOKU’NUN KURULMASI HAKKINDA BİLGİ

a) Truman Doktrini
● 1946 yılında Sovyet Rusya üç ana yönde yayılma çabalarına girişmiştir. İran üzerinden Orta Doğu petrolleri ve Basra Körfezi’yle Hint Okyanusu, Türkiye üzerinden Boğazlar, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz ve Yunanistan üzerinden Doğu Akdeniz.
● Bu üç yönün geleneksel olarak İngiltere’nin hayati ilgi ve çıkar alanları olmasına karşı SSCB’ye durduracak güçten yoksun olması İngiltere’yi ABD’yi dünya siyasetine çekmek için hareketlendirdi.
● İngiltere 1947 Şubatında Amerikan hükümetine, bir Türkiye ve diğeri de Yunanistan hakkında olmak üzere iki memorandum (muhtıra) verdi. Bu memorandumlarda, Türkiye’nin Batı savunması için önemi belirtilerek Türkiye’ye hem ekonomik ve hem de askeri yardım yapılması gerektiği, İngiltere’nin bu yardımları yapamayacağı ve hatta Yunanistan’daki askerlerini dahi geri çekmek zorunda bulunduğu ve dolayısıyla sorumluluğun Amerika’ya düştüğü belirtildi.
● Bunun üzerine Başkan Truman Amerikan Kongresi’ne 12 Mart 1947 günü gönderdiği mesajında, Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon dolarlık askeri yardım yapılması için kendisine yetki verilmesini istedi. Bu mesajda Türkiye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının Orta Doğu düzeninin korunması için bir zaruret olduğu belirtiliyor ve Türkiye ile Yunanistan’ın durumlarının birbirine bağlılığı şöyle anlatılıyordu:
“Eğer Yunanistan silahlı bir azınlığın kontrolü altına düşerse, bunun Türkiye için sonuçları çok ciddi olur. Böyle bir durumda karışıklık ve düzensizlik bütün Orta Doğu’ya yayılabilir.”
● Truman Doktrini savas sonrası Amerikan dış politikasında, sonuçları günümüze kadar ulaşan, Amerika’nın Monroe Doktrini’ni terk ederek, SSCB’ye karşı aktif bir dış politika izlemesini sağlamıştır.
b) Marshall Doktrini ( Planı)
● İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, ABD tarafından Avrupa ülkelerine yardımda bulunmak ve bu ülkeleri kısa zamanda geliştirip güçlenmelerini sağlamak amacıyla hazırlanan bir programdır.
● Marshall Programı’nın başlıca iki amacı vardı. Birisi, sağlanacak dış yardımlarla Avrupa ülkelerinin yıkılan ekonomilerinin onarımına ve kalkınmalarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak, diğeri de Komünizmin Batı Avrupa’daki yayılışına engel olmaktı.
● SSCB’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’ya karşı tehditlerinin artması üzerine ABD Dışişleri Bakanı George C. Marshall, Avrupa’ya programlı yardım yapılması önerisinde bulundu. Bunun üzerine bir Avrupa Onarım Programı (European Recovery Program) hazırlandı.
● Marshall Programı, 1948 yılında Başkan Truman tarafından imzalanan bir kanun ile kabul edildi. Program dört yıllık bir süreyi kapsamaktaydı.
● Avrupa ülkeleri aralarında gerekli işbirliğini gerçekleştirmek ve Marshall yardımlarını dağıtmak üzere Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC)’nü kuruldu.
● 17 Batı Avrupa ülkesinden her biri, 1948-1951 dönemini kapsayan bir plan hazırlayacak, ekonomisini toparlayacak, üretimini artıracak ve dış açığı azaltacak önlemler alacaktı.
● Marshall Planı savaş sonrası dönem dünyada “Soğuk Savaş”ın başlangıç dönemidir. Dolayısıyla ABD, ne pahasına olursa olsun Komünizmin yayılışına set çekmek istiyordu.
● Avrupa Onarım Programı’nın uygulandığı dört yıllık süre içerisinde ABD, Avrupa’ya 11.4 milyar $ yardım yaptı, bunun %90′i doğrudan hibe şeklinde idi. En fazla yardım alan ülkeler İngiltere (%24), Fransa (%20), Federal Almanya (%11) ve İtalya (%10) idi.
c) Batı Avrupa Birliği
● 1948’de Komünistlerin Çekoslovakya’da iktidarı ele geçirmeleri, SSCB’nin yayılmacı siyasetini ve tehditlerini ortaya koyması bakımından Batılı devletler için bir alarm oldu.
● Bu şartlar içinde, İngiltere ve Fransa ile Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında, 4 Mart 1948 de Brüksel’de başlayan toplantı, 17 Mart 1948 de Batı Avrupa Birliği’ni kuran bir antlaşmanın imzası ile sona erdi. Bu antlaşmaya göre beş devlet, aralarındaki her türlü işbirliğinden başka, taraflardan biri Avrupa’da bir silahlı saldırıya uğradığı takdirde, diğerleri her türlü vasıtalarla onun yardımına gideceklerdi.
● Batı Avrupa Birliğine başlangıçta, İskandinav Ülkeleri de dahil edilmek istenmişse de, bu ülkeler, Sovyetler Birliği ile komşulukları dolayısıyla, bu devleti kışkırtmak istememişler ve bu ittifaka dahil olmaktan kaçınmışlardır.
● Batı Avrupa Birliği Avrupa’daki Sovyet tehdit ve yayılmasına karşı alınmış ilk askeri tedbir olmuştur. Fakat Amerika’nın bu ittifak içinde olmayışı, Batı Avrupa Birliğini Sovyetler karşısında bir denge unsuru olmaktan yoksun bırakmıştır. Muhtemeldir ki, İskandinav ülkeleri de bunun için bu ittifaka katılmamışlardı. Lakin 1948 yılının gelişmeleri, Batılıları ve Amerika’yı, daha geniş bir ittifak sistemi kurmaya sevk edecek ve NATO ortaya çıkacaktır.
d) NATO
● Marshall Planı ve Truman Doktrini, Sovyetlerin Orta Doğu ve Avrupa’da girişmiş oldukları yayılma faaliyetlerine karşı Birleşik Amerika’nın almış olduğu ilk tedbirlerdi. Fakat 1948 Berlin Buhranı’yla Sovyetlerle işbirliği yapma imkânı kalmadığı anlaşıldı. Çünkü şimdi Sovyetler, bir barış düzeninin kurulmasından ziyade, mümkün olduğu kadar geniş alanları komünist kontrolü altına sokmanın çabası içindeydi. İşte bu netice, Amerika’yı, Sovyetlere karşı Durdurma (containment) politikası takibine götürmüştür. Yani, Amerika bundan sonra Sovyet yayılmasını durdurmak için gerekli tedbirleri alacaktır ki, bu tedbirlerin en etkilisi 4 Nisan 1949 da kurulan NATO veya Kuzey Atlantik İttifakı olacaktır.
● SSCB’ye karşı kurulan Batı Avrupa Birliği’nin bu devlete karşı tek başına yeterli olmayacağının görülmesi ABD’yi Monroe Doktrini politikasından döndürdü.
● Senatör Vandenberg Nisan ayında Senatoya sunduğu bir karar tasarısında, Amerika Cumhurbaşkanına, Amerika’nın güvenliğini ilgilendiren ve karşılıklı yardıma dayanan “bölgesel ve diğer ortak anlaşmalara” katılma yetkisinin verilmesini istedi. Vandenberg’in bu teklifi 11 Haziran 1948 de Amerikan Kongresi tarafından kabul edildi ve bu karara bundan böyle Vandenberg Kararı denildi. Vandenberg Kararı, Amerika’nın 1823′ten beri tatbik etmekte olduğu Monroe Doktrinini terk ettiğini gösteriyordu.
● Amerika, dış politikasında bu esaslı değişikliği yaptıktan sonra, Batı Avrupa Birliğini daha müessir ve geniş bir ittifak sistemi haline getirmek için Kanada ve Batı Avrupa ülkeleri ile temasa geçti ve bu temaslar ve müzakereler sonunda 4 Nisan 1949 da 12 Batılı ülke arasında, kısa adı ile NATO (North Atlantic Treaty Organization) denen Kuzey Atlantik İttifakı kuruldu. Antlaşmanın başında, bu ülkelerin, milletlerin, demokrasi ilkeleri ile kişi hürriyetleri ve hukuk üstünlüğüne dayanan hürriyetlerini ve ortak savunmaları ile barış ve güvenliklerini korumak için birleşmiş oldukları belirtiliyordu. İçlerinden birine yapılmış bir saldırı hepsine yapılmış sayılacaktı.
● NATO’nun kuruluşu ile Sovyetlerin Avrupa’daki yayılması, o günden bugüne, durdurulmuştur. Lakin 1949′a gelinceye kadar da Avrupa’nın mühim bir kısmını sınırları içine katmışlar veya kontrolleri altına almışlardır. Sovyet Rusya, 1940-1945 yılları arasında Avrupa’da 450.000 Km. toprağı ve 24 milyon kadar nüfusu sınırları içine katmıştır. 1945-1948 yılları arasında ise, 1 milyon Km. toprak ile 92 milyon nüfusu da kontrolleri altına almışlardır.
● Türkiye ve Yunanistan’ın 1952 de, Batı Almanya’nın 1955’de ve İspanya’nın da 1982 yılında NATO’ya katılması ile NATO üyelerinin sayısı 16′ya yükselmiştir. 1997 Madrid Zirvesi ile birlikte de Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya örgüte üye olmuşlar, böylece üye sayısı on dokuza ulaşmıştır.
Not: Günümüzde NATO’nun üye sayısı 26’dır. ( Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Belçika, İngiltere, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fransa, Hollanda, İspanya, İzlanda, İtalya, Kanada, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Yunanistan)
e) Avrupa Konseyi
● 5 Mayıs 1949′da, Avrupalı 10 devletin katılımıyla kurulan birliktir. Bunlar: Belçika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç’tir. Birliğin amacı, üye ülkelerin ortak mallarını ve ilkelerini koruma ve yayma; iktisadi gelişimlerini sağlamak amacıyla, aralarında daha sıkı bir işbirliği oluşturmaktır.
● Konsey, esas olarak, üye ülkelerin hükümet temsilcileriyle, parlamento üyelerinden oluşmuştur. Buna ek olarak, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ile Avrupa İnsan Hakları Divanı da kuruldu. Bu iki komisyon da, Konsey’in merkezi olan Strazburg’ta çalışmaya başlamıştır. Türkiye, Avrupa Konseyi’ne 1949 yılında katıldı. Avrupa Konseyi’nin üye sayısı, kuruluşundan yirmi yıl sonra 18′e yükseldi.
● Konsey’in çalışma alanları insan hakları, medya, hukuki işbirliği, sosyal dayanışma, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik, yerel demokrasiler, sınır ötesi işbirliği, çevre ve bölgesel planlamadır.
f) Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu
● Schuman Planı 9 Mayıs 1950′de Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman’ın Batı Almanya ve Fransa’da çelik ve kömür üretimini denetleyecek tek bir organ oluşturması ve bu ortaklığın diğer Avrupa ülkelerinin üyeliğine ve Birleşmiş Milletlerin işbirliğine de açık tutulması konusunda önerdiği plandır. Bu plan 18 Nisan 1951’de Batı Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya Dışişleri Bakanlarının katıldığı Paris konferansında kabul edilmiş ve Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulmuştur.
● Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu 1958 Roma Antlaşmasıyla, “Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu”na (EURATOM) dönüştü.
g) Avrupa Ekonomik Topluluğu
● Avrupa Ekonomik Topluluğu, 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile kuruldu. Topluluk, Altı kurucu üye arasında, (Belçika, Almanya, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya) ekonomi politikalarının yaklaştırılmaları yoluyla bir ortak pazarın kurulmasını, ekonomik faaliyetlerin uyum içinde gelişmesini, dengeli ve sürekli bir gelişme sağlanmasını, istikrarın artmasını, Topluluk üyesi ülkeler arasındaki ilişkilerin daha sıkılaştırılmasını öngörmekteydi.
● 1 Ocak 1958′de yürürlüğe giren Roma Antlaşması, üye ülkeler arasında önce gümrük birliğini, yani malların gümrük vergisi ödenmeksizin üye ülkeler arasında serbestçe alınıp satılmasını öngörmüştü. Ancak Roma Antlaşması’nda nihai hedefi sadece ekonomik değil ortak tarım, ulaştırma, rekabet gibi diğer birçok alanda ortak politikalar oluşturulması, ekonomik politikaların yakınlaştırılması, ekonomik ve parasal birlik kurulması, ortak bir dış politika ve güvenlik politikası oluşturulmasıdır.
● Bu amaca ulaşmak için AET Antlaşması, yürürlük tarihinden (1 Ocak 1958) itibaren 12 yıllık bir geçiş dönemi içinde malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlanmasını ve sosyal Avrupa’nın kurulmasını öngörmüştür. Geçiş döneminde ortak tarım ve ulaştırma politikaları saptanacak, üye devletlerin ekonomi politikaları ve gerekli ulusal mevzuatları yakınlaştırılacak ve rekabetin bozulmamasına ilişkin önlemler alınacaktır.
 
Lütfen beğendiğiniz ve işinize yarayan yazılar hakkında yorumlarınızı ve teşekkürlerinizi eksik etmeyiniz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder